ICA, “İstanbul Boğazı Kuzey Bölgesi İçin Gemilerden Kaynaklı Deniz Kirliliğini Algılama, Takip ve Analiz Sisteminin Geliştirilmesi Projesi” ile uzaktan algılama teknolojileri kullanarak gemilerden kaynaklı kirlilik tespiti yapacak. Deniz çevresinin, kıyı şeridinin ve insan sağlığının korunmasına katkıda bulunan ve İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Boğazları Denizcilik Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin bilimsel desteği ile hayata geçirilen projede kullanılan uzaktan takip sistemi Türkiye’de ve dünyada ilk kez bir köprünün üzerine kuruldu.
IC İçtaş İnşaat’ın, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Çevre Otoyolu’nun yapım ve işletmesini üstlenen şirketi ICA, sürdürülebilirlik odaklı iş anlayışı doğrultusunda başlattığı “İstanbul Boğazı Kuzey Bölgesi İçin Deniz Kirliliği Tespit Projesi” ile İstanbul Boğazı’nda deniz çevresinin, kıyı şeridinin ve insan sağlığının korunmasını amaçlıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Boğazları Denizcilik Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin bilimsel desteği ile hayata geçen projede, uzaktan algılama teknolojileri kullanılarak gemilerden kaynaklı kirlilik tespiti yapılacak.
Kullanılan uzaktan takip sistemi dünyada ilk kez bir köprü üzerine kuruldu
Proje için kullanılan uzaktan takip sistemi, dünyada ilk kez bir köprü üzerine, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’ne kuruldu ve kullanılmaya başladı. Proje kapsamında takip için gerekli yazılımlar vasıtasıyla Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün kuzey cephesi sürekli olarak taranarak 2,5 kilometrelik alanda Karadeniz’den giriş-çıkış yapan gemiler takip edilerek kirlilik tespiti yapılacak. Sistem, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü, Sahil Güvenlik Komutanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ilgili birimleri ve İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Boğazları Denizcilik Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından takip edilebilecek.
“Bölge halkı, deniz çevresi ve kıyı şeridi için sürdürülebilir koruma sağlayacağız”
Proje ile ilgili bilgiler veren ICA Genel Müdürü Serhat Soğukpınar, dünyanın en önemli su yollarının başında gelen İstanbul Boğazı’nın, Karadeniz havzasını Akdeniz ve diğer önemli su yolu havzalarına bağlayan en önemli geçit olduğuna dikkat çekti. Soğukpınar şöyle konuştu: “Son yıllarda İstanbul Boğazı’ndan geçen gemilerin yük miktarları ciddi oranlarda arttı. Özellikle tankerlerin geçiş sıklığı ve Boğaz’dan taşınan petrol ve kimyasal yüklerin artışı bu önemli su yolunun petrol ve türevleri tarafından kirletilmesi riskini de arttırıyor. Gemilerden kaynaklı deniz kirliliği, bu kirliliğin tespit edilmesi ve önlenmesi çevre ve insan sağlığı açısından büyük önem taşıyor. “İstanbul Boğazı Deniz Kirliliği Tespit Projesi” ile Boğaz’ın kuzey bölgesinde kirliliği tespit eden sistemlerle kirliliğin derhal tespitinin ardından kirliliğe en uygun müdahale ekipmanları/yöntemleri ile müdahale edilmesini sağlayarak olumsuz etkilerin en aza indirilmesini hedefliyoruz.”
İstanbul’a ve tüm Türkiye’ye karşı sorumluluklarının bilinci ile başlattıkları proje kapsamında kontrol merkezinin ICA’nın tüm otoyol ve köprüyü 7/24 izlediği Ana Kontrol Merkezi’ne kurulduğunu vurgulayan Soğukpınar, “Proje için kurulan kamera ve radar sistemi gibi ekipmanlarla kirliliğin tipi, yayılımı, boyutları tahmin edilebilecek, kirliliğin sonuçları ve etkilerini analiz edilerek raporlanabilecek. En önemlisi bölge halkı, deniz çevresi ve kıyı şeridi için sürdürülebilir koruma sağlayacağız. Elde edilecek dinamik veriler bilimsel çalışmalara da katkı sağlayacak” ifadelerini kullandı.
İTÜ Türk Boğazları Denizcilik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Özcan Arslan ise projeyle ilgili yaptığı değerlendirmede, “Özel yapısı nedeniyle Boğazlarımız ve Marmara Denizi başta olmak üzere tüm denizlerimizi korumak bizim için çok önemli. Denizlerimizin yaşayabilmesi için, her türlü kirleticinin tespiti, kirliliğe müdahale edilmesi ve benzeri kirliliklerin önlenmesi gerekir. Yavuz Sultan Selim Köprüsü’ne kurulan bu sistem sayesinde, tüm paydaş kuruluşlara senkronize biçimde kirlilikle ilgili anlık bilgi akışı sağlanabilecek. Bu sayede, bölgede gemilerden kaynaklı olası bir kirlilik baş gösterdiğinde hem kirleten gemiler kolaylıkla tespit edilebilecek, hem de kirliliğe müdahale çok hızlı bir şekilde gerçekleşecek. Hatta çoğu durumda, sistemin varlığının bilinmesi dahi tek başına caydırıcı bir güç oluşturacak. Gelişmiş ülkelerde buna benzer sistemler uygulanıyor ve özellikle çeşitli cezalar ve katı yaptırımlar vasıtasıyla kirliliğin önüne süratle geçiliyor. İTÜ Türk Boğazları Denizcilik Uygulama Merkezi (İTÜBOA) olarak böyle bir projenin geliştirilmesinde rol oynamak bizim için gurur verici. Projeye önemli bir bütçe ayıran ICA, çok önemli bir sosyal sorumluluğu yerine getirdi. İTÜBOA olarak biz de buradan elde edeceğimiz verileri akademik çalışmalarımızda kullanacağız. Ayrıca projeden arama kurtarma faaliyetleri, deniz trafiğinin planlanması gibi ilave faydalar da sağlanabilecek. Projemiz aslında akademi dahil tüm paydaşlarla senkronize olması bakımından çarpan etkisine de sahip. Dolayısıyla, ‘kıvılcım’ proje olarak da konumlandırabiliriz bunu. Sonuçta, bu sistemlerin Türk denizlerindeki kritik noktalara kurulmasıyla birlikte, denizlerimizin korunması adına çok önemli bir hizmet yapmış olacağız.” dedi.
Kullanılan sistem hakkında
“İstanbul Boğazı Kuzey Bölgesi İçin Gemilerden Kaynaklı Deniz Kirliliğini Algılama, Takip ve Analiz Sisteminin Geliştirilmesi Projesi”nde kullanılan SeaCOP sistemi çevresel farkındalığın oluşturulması maksadıyla birden fazla sensör ve platformu harita bazlı olarak birleştiren ve operatörün analiz yapmasına, karar vermesine destek olan birleşik komuta kontrol yazılımıdır. Sistem, Norveç Kıyı yönetimi tarafından hâlihazırda kullanılmaktadır. Ayrıca, Hazar Denizi’nde yüzey ve su altı kirliliğinin tespiti ve boru hattının kontrolü amacıyla Azerbaycan’da da kuruludur.
ICA Hangi Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları için çalışıyor? Öğrenmek için tıklayın!