Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) her yıl yayımladığı Küresel Riskler Raporu’nun on dokuzuncusu yayımlandı. Küresel Riskler Raporu 2024, Eylül 2023’te Küresel Risk Algılama Araştırması’na (GRPS) katılan 1.490 küresel risk uzmanı, politika yapıcı ve sektör liderinin görüşlerine dayanıyor. İki yıllık küresel risklerde ilk sırayı “yanlış bilgilendirme ve dezenformasyon” alırken ikinci sırada “aşırı hava olayları”, üçüncü sırada ise “toplumsal kutuplaşma” yer alıyor.​ 

• Çevresel riskler hem iki yılda hem de on yılda öngörülen risk manzarasına hâkim olmaya devam ediyor. Geçen yılki sıralamalara benzer şekilde, neredeyse tüm çevresel riskler uzun vadede ilk 10 arasında yer alıyor. Bununla birlikte, GRPS katılımcıları çevresel risklerin aciliyeti konusunda hemfikir değil. Daha genç katılımcılar bu riskleri iki yıllık dönemde daha büyük yaş gruplarına kıyasla çok daha üst sıralara koyma eğiliminde. Özel sektör bu riskleri daha uzun vadede en önemli endişeler olarak vurgularken, sivil toplum veya hükümet katılımcıları daha kısa zaman dilimlerinde önceliklendiriyor. Kilit karar alıcıların aciliyet algılarındaki bu uyumsuzluk, karar alma sürecinin ideal olmaması anlamına geliyor ve müdahalenin önemli anlarının kaçırılma riskini artırıyor.​ 
• Rapor, kısa ve uzun vadeli küresel riskleri ele alırken çevresel riskler kadar sosyal risklere de dikkat çekiyor. Kısa vadede en ciddi küresel risk olarak ortaya çıkan “yanlış bilgilendirme ve dezenformasyon”, önümüzdeki iki yıl içinde çeşitli ülkelerde üç milyara yakın insanın seçim sandıklarının başına gitmesi beklendiğinden, yeni seçilen hükümetlerin meşruiyetini zayıflatabilir. Ortaya çıkan huzursuzluk, şiddetli protestolardan nefret suçlarına, sivil çatışmalardan terörizme kadar uzanabilir. Seçimlerin ötesinde, toplumdaki gerçeklik algılarının daha da kutuplaşması ve halk sağlığından sosyal adalete kadar çeşitli konularda kamu söylemine sızması endişesi giderek artıyor.​ 
• Raporda, kamu ve özel sektör arasında daha fazla işbirliği çağrısına yer verilerek acil küresel sorunlarda işbirliğinin giderek azalabileceği dile getiriliyor ve risklerin ele alınmasında yeni yaklaşımlara duyulan ihtiyaç vurgulanıyor. 

Raporu okumak için tıklayınız.