“Dayanıklı toplum bir şoktan sonra tepki verir, adeta trambolin gibi zıplayarak geri döner.”
Markus K. Brunnermeier
Birleşmiş Milletlerin Dayanıklı Toplum Yaratma Rehberi’nde tanımladığı şekilde dayanıklı toplum; krizlerin proaktif olarak önlendiği, insanların hayatlarının ve geçim kaynaklarının korunduğu, hem toplumların hem de gezegenin iyiliğine katkıda bulunan daha aydınlık ve güvenli bir gelecek için umuttur.
8 Mart Dayanıklı Toplum ve Kadın Webinarı
SB Turkey Brands for Good ve Ipsos işbirliğinde yapılan Krize Karşı Güçlü Durmak: Afet Zamanlarında Kadınların Deneyimi Araştırması sonuçları çarpıcı gerçekleri bir kez daha açık bir şekilde verilerle de ortaya koydu.
Araştırma katılımcılarının %84’ü afet ve kaos dönemlerinde kadınların, özellikle toplumsal cinsiyet eşitsizliği, tanımlanmış sosyal statü farkları, ekonomik güçsüzlük, sağlık sorunları ve cinsiyete dayalı şiddet nedenleri ile daha fazla etkilendiklerini ortaya koydu.
Araştırma katılımcılarının %66’sı afet ve kaos dönemlerinde cinsiyete bağlı olumsuz etkilenme riskine dair Türkiye’nin hazırlıklı olmadığını düşünüyor.
Araştırma sonucunda, zor zamanlarda kadınların birincil olarak fiziksel koşullardan, ikincil olarak da sosyal ve ekonomik nedenlerden dolayı daha fazla etkilendiği ortaya çıktı.
Katılımcıların verdiği yanıtlar kadınların fiziksel olarak etkilenmesinin nedenleri arasında hamilelik; sosyal olarak ise kadınların sosyal normlara uyma zorunluluğu ve insan kaçakçılığı, taciz, tecavüz gibi şiddet olayları endişelerinden kaynaklandığını ortaya koyuyor. Ekonomik olarak da %74 oranında maddi imkansızlıkların, kadınların etkilenmesine sebep olduğu ifade ediliyor.
Araştırma katılımcılarının %32’sine göre kadınların afet dönemlerinde daha az zarar görmesi için en sorumlu kurum bakanlıklarken; katılımcıların %34’ü belediyeler, STK’lar, uluslararası kuruluşlar, dini kuruluşların tümünün sorumluluk alması görüşüne sahip.
SB Brands for Good VP Aysun Şabanlı moderatörlüğünde neler konuşuldu?
Sosyal girişimci ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Prof. Dr. Itır Erhart ile Konuşmamız Gerek Derneği Kurucu Ortağı ve BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları Genç Lideri İlayda Eskitaşçıoğlu’nun gerçekleştirdiği sohbette Eskitaşçıoğlu: “Depremzede kadın ve kız çocuklarının regl bakım ürünlerine devamlı olarak ihtiyaçları var. Ped ve tamponların yanı sıra başka malzemeler de lazım. Külot, iç çamaşırı, paçalı don, sabun, güvenli tuvalet, temiz su, tuvalet kağıdı, doğum kontrol hapı, kapalı çöp kutusu. Bölgeye ürün göndermek dışında daha uzun vadeli düşünmek gerekiyor. Deprem bölgesinde 4 milyonun üstünde insan regl oluyor. Bu afet döneminde ilk defa regl olmuş kız çocukları da olabilir.” diyerek sahadan da edindiği bilgilerle düşüncelerini bizimle paylaştı.
Erhart: “Kadının zor şartlarda yaşama deneyiminin pek olmaması ve bir afet ortamında hayat kurtarabilecek tırmanma gibi öğrenilebilir becerilere sahip olmamasının nedeni, kız çocuklarını baleye gönderirken oğlan çocuklarını spora, izciliğe, tırmanmaya yönlendirmemizden de kaynaklanıyor. Bu nedenle pek çok kadın bu becerilere sahip değil, bu da afetlerde daha fazla kadının hayatını kaybetmesine yol açıyor. Cinsiyet rollerinin bir sonucu olarak…
İlk depremden sonra kadınlar çocuğuma kalın kıyafet, eşime pijama alayım diye evlere girip hane halkının konforu için ikinci depreme hasarlı binalarda yakalandı ve hayatını kaybetti. Kadınlık erkeklik hallerinin sonuçları bunlar. Bir sonraki afet sahasına daha hazırlık olmalıyız. Daha eşitlikçi hazırlıklar yapılmalı.” diyerek birlikte güçlü ve dayanıklı olduğumuzun altını da özellikle çizdi.
Webinar’ın tüm konukları hem deprem bölgesinden edindikleri içgörüleri hem de temsil ettikleri markaların yaklaşım ve çözüm önerilerini bizimle paylaştı.
Unilever Türkiye ve Orta Doğu Gıda Kategorisi Lideri Mine Mavi Arıkan: “Kırılgan gruplar olan kadınlar, çocuklar ve yaşlılar maalesef afetlerden daha çok etkileniyor. Afet dışında yaşadıkları da afetlerde katlanıyor. Ailedeki iş bölümü, gündelik hayat sorumlulukları doğal afet durumlarında daha da artıyor ve toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılık, psikolojik ve fiziki şiddetin ne yazık ki arttığını da gördük. Yaşadığımız afet kadınlara yönelik hak ihlallerini derinleştirdi, kırılganlığı daha da artırdı. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini kapatmak öncelikli hedefimiz. Markaların sağladığı fonksiyonel faydayı değiştirmeden, topluma yarattığımız faydayı güncellememiz gerektiğine inanıyoruz. Hepimizin görevi mümkün olduğunca gerçek sorunlara işaret edebilmek ve gerçek çözümler bulabilmek.
Uzun vadede dayanıklı toplum için biz kadınları daha özgür kılabilmek, kendine ve birbirine güven duyan bireyler yaratabilmek çok önemli.”
Procter & Gamble Türkiye Kafkasya ve Orta Asya Kurumsal İletişim ve Medya Direktörü Nesli Şenoğlu Kılıçal: “Toplum ve kadın bir bütün, ayrı değil. Kadınlar için zorlu koşullar var. Regl söz konusu olduğunda öncelikle tabular üzerinden konuşmak gerekiyor. Hijyenik ped konusunda duyduklarımız ürünün kullanılabileceği özel alanların da limitli olduğunu bize gösterdi.
Ped kelimesinin söylenemediği dönemlerden beri ‘Çocuk da yaparım kariyer de!’ diyerek bu tabuları yıkmak ve kadının cinsiyet eşitliğindeki konumunu başka bir alana taşımak için 20 yıldır çalışıyoruz. Algı çok uzun zamanda oluşur ve değişir. Bu nedenle sadece markalarımızla değil, kurumsal çatı altında da çalışmalarımız devam ediyor.”
Boyner Grup & Boyner Büyük Mağazacılık A.Ş. Kurumsal İletişim Direktörü Oya Uzun: “Cinsiyet eşitliğinin olmadığı bir ortamda, afet durumlarında bu eşitsizlik durumu daha da artıyor. Topluğunun yarısının ekonomi ve eğitime katılmadığı bir ortamın sağlıklı olmasını bekleyemeyiz. Eşitliğin sağlanması için kadının güçlendirilmesi gerekiyor. Kadın güçlendikçe toplum güçlendiğini kabul ederek bu bakış açısıyla bölgeye fayda sağlayacak projelere yönelmeliyiz. Marka amacımız belki aynı kalacak ama somut çıktılar alacağımız projeler ortaya koymalıyız. Kolektif bilinçle ilerlemeliyiz.
14 Mor Yerleşke Boyner desteğiyle hayata geçiyor ve bu yerleşkeler afetlerin en kırılgan gruplarını hedefliyor. Mor Yerleşkeler öncelikli olarak korunaklı alan sağlayacak ve psikososyal açıdan depremzedeleri destekleyecek, kadınların erişemedikleri hijyen malzemelerine erişmelerini sağlayacak. 18-24 ay boyunca bölgede bulunacak yerleşkelerde bir psikolog, bir sosyal hizmet uzmanı, bir çocuk koruma uzmanının sürekli olarak görev alacak.
Uzun ve sürdürülebilir projeler hayata geçirme konusunda sadece deprem bölgesinde değil, deprem nedeniyle göç alan noktalarda da fazlasıyla ihtiyaç var.”
ICA Yatırım ve İşletme A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı Ayşe Dönmez: “Deprem bölgesinde ekonomik olarak yapılacak çok şey varken tabii ki kadınlarımızı daha çok desteklememiz gerekiyor. Şu anda öncelik bölgedeki barınma ve beslenme ihtiyaçlarını gidermek. Ardından iktisadi kalkınma, kadınlara verilecek eğitimler, yapılacak projeler ve kadınların tekrar güçlendirilmesi konuları geliyor. Artık daha uzun vadeli planlar daha da önemli. Kadınları afet bölgesinde istihdama nasıl çekeriz diye düşünüyoruz. Deprem bölgesinde barınma alanlarının yanı sıra, çocuk ve kadın merkezi kurduk. Çocukların psikolojik olarak normalleşmesi çok önemli, bu nedenle yaşam ortamında bu tarz yerler dizayn ettik. Yapacak daha çok işimiz var.”
Webinarı tekrar izlemek için tıklayın!